HOMEROS NERELİDİR, NEREDE DOĞMUŞTUR?
ERCAN ÇOKBANKİRArkeologkaynak
Dünya da İncil’den sonra en çok okunan ve bilinen Homeros’un İlyada ve Odesia destanıdır. Homeros gelmiş geçmiş tüm ozanların ustası ve babasıdır. Onun eserleri tüm dünya insanlarının kitaplığını süsleyen başyapıttır.Bu nedenle onun doğduğu şehir elbette onurlanacak, dolayısıyla Homeros’un şehri olarak anılacaktır. Bu araştırmalar içinde onun İzmirli olduğuyla ilgili bilgiler birçok araştırmada öne çıkmaktadır. Odysseia ve İlyada isimli efsanevi eserleri günümüze kadar ulaşmış olan tarihin ilk batı edebiyatında yazılı dönemi başlatmış, en büyük şairi Homeros’tur. İzmir’de doğmuş olması vereceğimiz örneklerde en kuvvetli olasılıktır. Halikarnaslı(Bodrum) Tarihçi Heredot'a göre M.Ö.850 yıllarında yaşadığı ileri sürülen Homeros, gelmiş geçmiş tüm dünya halklarını etkilemiş, Yunan mitolojisi karakterlerini çizen kişilerden biridir. Tarih boyunca, Anadolulu vurgusunu yapmış olması da onun Batı Anadolu topraklarında ve İzmir’de yaşamış olma olasılığını pekiştirir.*** Homeros'un başyapıtı "İlyada" Destanı, Greklerle, Anadolulu Troia halkı arasında on yıl süren savaşların son kırk günlük bölümünü içerir. Yaklaşık 16.000 mısradan oluşmuştur. Yurt sevgisi ile tutuşan Homeros, bu destanında açık ve net olarak Troia’lıları tutar çünkü onlar ve Homeros Anadoluludur. Yunanlı önder ve savaşçıları gaddar ve saldırgan olarak göstermiştir. Onun Anadolulu olduğunu gösteren en büyük delil*de budur. Homeros'un ikinci yapıtı "Odysseia" Destanında ise, Troia savaşlarından on yıl sonraki*dönem anlatılır. Bu destanda, "Odysseus" isimli bir savaşçının yurduna dönmek için gösterdiği çaba*işlenir. Yaklaşık on iki bin mısradan oluşur.** Anadolu Uygarlıklarının en eski tarih ve kültür kaynakları olan "İlyada" ve "Odysseia" Destanları, Dünya Edebiyatının en çarpıcı metinleri ve ilk yazılı metinler olarak derlenmiş destanlar olup, günümüz yaşamında etkisini tüm şiirselliği ile sürdürmektedir.Anadolu’da yaşayan toplulukların yaratığı sanat eserlerinin Yunan sanatı, Yunan ekolü olarak adlandırılmasından çok rahatsız olan Sabahattin Eyüpoğlu,(1908-1973) Homeros için bakın “…bu Yunan eğilimine karşı bir fikir öne sürmüştür: eski Yunan okullarına gitmeye gerek yoktur, çünkü Homeros Anadoluludur, yani başlangıçtan itibaren -bizden birisidir- kapımızın önüne koyduğumuz ve ismini kitaplarımızdan sildiğimiz Anadolu çocuğu” bu yüzden okunmalıdır, demiştir. O yılların sanat ve edebiyatında Anadolu ve Anadoluluk egemendir. Homeros ile ilgili tüm yayın ve araştırmalarda ki bilgiler kesin değildir. Homeros’a birçok kent sahip çıkar. Tabii ki onun İzmirli, Kyme’li(Aliağa) veya Samos’lu olması o şehir için onur kaynağıdır. * Homeros'a yedi kent sahip çıkarak, kendi hemşehrileri olduğu onurunu yaşamak için iddia da bulunmuşlardır. Bu kentler içindeki Salamis, Argos, Atina ve Rodos'ta, Homeros'un yaşadığını ileri sürmek, bilim dışıdır. O çağlarda bu adı geçen şehirlerde ve dolaylarında bu kültür henüz gelişmemişti. Çünkü Homeros*destanlarını bir Anadolu lehçesi olan İonia’ca ile (Aoilia) sınır kenti İzmir'de yazmış olmalıdır. O çağlarda değindiğimiz gibi bu bölgelerde yazı henüz yoktur. Ayrıca o çağlarda bu eserleri Yunanistan'da değil yazılacak, okuyacak ve anlayacak bir kültür düzeyinin bulunduğu düşünülemez. Homeros'tan ancak 200 yıl* sonra örneğin Sokrates okuma yazmayı Smyrna’da öğrenmiştir.*** Homeros'un Sakızlı olduğunu iddia edenler, doğruluğunu ifade edecek bir kanıt ve belge de gösteremezler. Geçmişten bu yana Homeros destanlarını ezbere okuyan Samos’lu bir aile fertleri, köklerinin Homeros’tan geldiğini iddia ederler. Bunun yanında başka bir anlatımda, Homeros'un Sakız'a sürgün gittiğine dair söylentiler vardır, bu bağlamda adada Homeros Kayalıkları diye isimlendirilen bir yer bulunmaktadır. Geriye Kolophon (Değirmendere) ve Smyrna kalmaktadır.Homeros’un Anadolulu ve İzmirli olduğuna dair en güzel kanıt Strabon’un”Geographika” adlı eserinde “Homeros’un ksoanon’u(tahtadan yapılmış heykel) bulunan Homereion adı verilen dörtkenarlı bir portik bulunur. Bu nedenle Smyrna’lılar Homeros üzerinde özellikle hak iddia ederler ve gerçekten de kentin bir tip tunç sikkesi Homereion adını taşır.” diyerek Homeros’un İzmirli olduğunu kaydeder. Miletos’lu Hekataios’un söylediğine göre (M.Ö.VI:yüzyılda yaşamış),”İzmir körfezine Meles Çayı nedeniyle Meles Körfezi adı verilirdi”. Aristoteles(M.Ö.384-322)ve çağdaşı Kyme’li Ephoros, “Hemoros’un Meles kıyılarında doğmuş bulunduğu yolundaki atalardan kalma söylenceyi tekrarlayıp yaydılar; bu söylence, o doğum yerinin İzmir’den kısa bir yüryüş uzaklığında bulunduğu anlamına gelir” diye anlatır Cecil john Cadoux, İzmir anlatılarında, Meles Çayı, İzmir’in hemen dışında Kervan Köprüsü altından geçen çaydır. Güney yanda 10 mil ilerdeki tepelerde (İzmir-Gaziemir arasında) doğar, içinden geçerek aktığı verimli ve güzel, ama dar bir vadiyi doğudan (Buca’nın bulunduğu yandan) ve batıdan Paradiso/Kızılçulu/Şirinyer’in bulunduğu yandan sınırlayan ormanlık yamaçlardan gelen birkaç kolu alır. Yağmurlu mevsimde kabaran bir sel yatağına döndüğü halde yaz mevsiminde genellikle kuru yahut kuruya yakındır. Sanıldığına göre ilkçağ’da şimdikine göre suyu daha boldu, çünkü o zaman yörede ağaçlar çok daha fazlaydı, dolayısıyla yağmur daha sık yağardı. Bunun ağzının 3/4 mil kadar ilersinde, bu çay ile Artemis/Diana Hamamı(Halkapınar gölcüğü) arasında bugün Tepecik denen bir höyük yükseltisi vardır. Meles Çayının çıktığı ve denize kavuştuğu bölgeyi anlatır. Bu anlatımların en eskisi, (sözde Homeros’un yazmış olduğu), belki de M.Ö VI. yüzyılın- yani İzmir’in, olasılıkla körfezin kuzeydoğu köşesinde(yıkılmış ve sönükleşmiş durumda) bulunduğu dönemin- yapıtı olan “Artemis’e İlahi”de bulunur. (Bu eserde)tanrıça, İzmir’den geçerek, “derinlere kadar kamışların kök saldığı Meles’te atlarını suladıktan sonra” arabasını Kolophon yanındaki Klaraos’a sürdü diye anlatır.Plinius,(M.S.23-79) İzmir’i “pek uzak olmayan bir yerde doğan Meles’in nimetlerinden yararlanan kent” diye betimlemiştir. Ozan Statius (M.S.61-96) İzmir’de doğmuş olan birinin suyunu içtiği akarsu diye, pek ünlü kaynağı olan Meles’ten söz eder. Araştırmacı Cecil John Cadoux,“Yaşamı M.S IV.yüzyılda geçen bir sofist, Himerios, ( ekte görüleceği gibi, Nikoy Kapapa’nın Seydiköy kitabında ki 1920 yılına ait bir yerleşim planı ile 1900 yıllarında çizilmiş bir Seydiköy vaziyet planında da Meles Çayı kaynağına verilen bir isim olarak görülecektir) Meles’in İzmir’in dış mahallerinde, birbirine çok yakın birçok kaynaktan çıktığını ve hemen orada kayıkların girebileceği, kürek çekmeye olanak verecek kadar yeterli derinlikte geniş bir göl oluşturduğunu, sonra kamışların, servilerin kapladığı kıyılar arasından aktığını yavaşça ve sessizce “en çok sevdiği oğlanın yanında olma fırsatını bir şey çalarcasına elde etmek isteyen bir sevdalı imiş gibi” denize karıştığını anlatıyor. Aristotales, Homeros'un doğumunu şöyle anlatır: "Anadolu'ya İyon göçleri sırasında İos Adası'nın bir kızı olan Kriteis, bir ilah tarafından hamile bırakılır. Bu kadın Egina'ya kaçarsa da, korsanlar, kadını İzmir'de Lidya Kralı Maion'a sunarlar. Kral, kadına aşık olur ve onunla evlenir. Bir süre sonra Kriteis, Meles Çayı kenarında Homeros'u doğurur ve akabinde ölür. Maion bu kendinden olmayan çocuğu büyütür ve ona doğduğu yeri vurgulayan "Melesigenes" (Meles'in çocuğu) ismini verir.*********** Antik çağın çeşitli yazarları Homeros'un yaşantısı hakkında farklı şeyler söylemelerine karşın birleştikleri iki önemli konu vardır: Kör olan Homeros, İzmir doğumludur ve bu şair Meles Çayı'nın kıyısında şiirlerini söylemiş, çayın denize kavuşmak için kıvrıla fışkıra ilerlediği yörelerde*lir çalarak*destanlar şakımıştır...*** Eski yazarlar, Meles Çayı'nın günümüzdeki Halkapınar Çayı olduğu konusunda birleşmişlerdir.*Ancak, modern çağın yazarları, tarihçileri ve arkeologları, Meles Çayı'nın Kemer Çayı olduğuna dair eğilime sahiptirler...*** Deniz perilerine ismini veren ve kaynağından denize kadar yatağını kazan Meles, kentin kapıları*önünde kolunu uzatır. Kaynadığı yer, denize doğru suları akan bir hamamdır. (Diana Hamamları) Meles, mağaraların, evlerin ve ağaçlık korulukların arasından geçip gider. Meles çağıldamaz, bunun dalgaları sessiz ve usulca denize kavuşur. Bazen, denizin dalgaları köpürünce Meles'in dalgaları geri bile çekilir. Meles'in her tarafı balıkla doludur. Yaz, kış aynı seviyededir. Ne kurur ve ne de kükrer. Meles, serseri değildir, yatağını terk etmez, çünkü İzmir'in aşığıdır. Onun amacı, şehri öpe koklaya, yavaş-yavaş sevişerek, denize ulaşmaktır..." Araştırmacı işte böyle bahseder Homeros ve doğduğu yerden.*Meles Çayı ile özdeşleşmiş olan Homeros’un ikinci adı da “Meles kıyıları yöresinde doğmuş” anlamında Melesigenes’tir. Bu nedenle meles isminin etimolojisini bilmekte yarar vardır. Meles adı Luvi dilinde Mela anlamına gelmektedir. Anlamını Bilge Umar, M(a)-Ela, “Ana Tanrıça-Geçidi” yani “Ana Tanrıça tapkısı yerine giden geçit, boğaz” anlamına geldiğini ifade eder.Pausanias’ın yapıtının bir yerinde Meles ile ilgili şöyle diyor: “Smyrna’lıların ülkesinde Melés, çok güzel bir akarsudur. Kaynak yerinde bir mağara vardır. Oméros, şiirli öykülerini orada yaratmış imiş.”Homeros’u İzmirli olarak kabul edenler için kentin neresinden olduğu önemli değildir. İster Gaziemirli, ister Bornovalı isterse Halkapınar’dan olsun. Hiç önemli değildir. Yeter ki İzmirli olsun. Bu nedenle bu konunun araştırılmasının bazıları için önemli olmayacağını düşünürüm. Homeros’un yeter ki İzmirli olduğu herkes tarafından kabul görsün.Tarih boyu İzmir’i ziyaret eden seyyah ve gezginler, İzmir’de onu ararlar. “Meraklılar, ‘Homeros’un Mağaraları’ denilen yeri ziyaret ederler. Gezgin Anacharsis yalnızca bir mağaradan söz eder. Onun tanıklığına göre o mağara, Homeros’un yapıtlarını orada yazdığını ileri süren eski İzmir’liler için kutsaldır.”d’Estourmel’den de ilginç bir sav işitiriz. “Bir saatlik uzaklıkta ve yabanıl bir yörede, su perilerinin mağarasını, daha doğrusu mağaralarını buldum.”diye bahseder. Burası acaba Seydiköy olamaz mı, merak etmediniz mi? Neden İzmir’i ziyaret eden tüm gezginler Seydiköy’e(Sevdiköy) uğruyorlardı? Hangisi uğramadı ki, 1698 yılında İzmir’i ziyaret eden C.de. Bruyn Seydiköy’de Hollanda Konsolosunun yaşadığından bahseder. Hollandalı ailelerden ‘Madama Han Hoschpied, Van Lennep ve Wilkamann’ ailelerinin İzmir’de tercihi Seydiköy olmuştur. XVIII. Yüzyıl seyyahlarından Angelicus Maria Myler, Limaens Charles, Choiseul Gouffier aklımıza gelenlerdir. Richard Chandler İngiliz ailelerden By. Death, Crowly’li yanında Fransız gezginlerin bu uğrak yerinden bahsederler. Karl Von Scherzer’de 1873 yıllarında İzmir’e ziyarete gelenlerin yanında İzmirli Rumların ‘Homeros Bilim Derneğini” konu eder. İzmir’in kurulduğu günden bu yana hemşehrisi olan Homeros’u ziyaret için gelenlerin uğrak yeri olan Seydiköy’ünde, Fransa’nın meşhur botanikçisi Sherard yaşamına buralarda devam etme kararını verir. Yine Lamartine Seydiköy’ün neyine vurulmuştu ki İzmir’e her gelişinde Meles Çayının kaynağının bulunduğu bu toprakları ziyaret ediyordu. Çünkü ziyaret edenler, Homeros’un yaşadığı havayı teneffüs etmek, onun yaşadığı topraklarda yürümek istiyorlardı. *** Meles Çayını iyi tanıyan biri olarak burada bazı ekler yapmak yerinde olacaktır. Meles Çayı Gaziemir (Seydiköy) den çıkar. Çıktığı yer Çatalkaya’dır. Bu kısımlardan itibaren çağlayarak Seydi Babanın (Seyd-i Mükremüddün) altından kıvrıla-kıvrıla akarak şimdiki Serbest Bölge içinden geçerek, Hava Eğitim Okulunun altından kaynayarak gelen Yobaz Deresi ile birleşir Şirinyer, Gürçeşme’den geçerek İzmir Körfezine dökülür. Şimdi burada bir saptama yapalım. Yunanlı yazar Nikos Kapapa, TO EEBNTİKİOİ” adlı kitabının 186. sayfasında 1920 yılında hazırlanmış Seydiköy yerleşim planının Çatalkaya’dan kaynayan Kuzey-batı kısmından geçen bu dereye Himeros adını vermesi bir tesadüf olabilir mi? Yazarın bu kitabında Seydiköy’ü anlatırken XIX. yüzyıl sonlarında Seydiköy’de yaz-kış devamlı akan altı tane dereden bahseder. Yine Homeros ile ilgili bilgilerde Meles Çayının doğduğu yerlerde bir mağarada dünyaya geldiği ifadesi geçmektedir. Düşündüğümüz zaman Meles Çayının geçtiği alanlarda mağara yoktur. Çatalkaya’da mağara çoktur. Yine Homeros Vadisi olarak anlatılan yerleri gezerseniz, anlatılan Homeros Vadisine en uygun yerin Gaziemir’den inen Himeros Çayının Çatalkaya kısımları buna uygun yer olmalıdır.
ERCAN ÇOKBANKİRArkeologkaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder