14. Seydiköy'ün Rumları
Seydiköy gezginlerin 'uğramadan edemediği güzelllikte bir köy'...
SEYDİKÖY’LÜ RUMLAR
Seydiköylü Levantenleri anlattıktan sonra, biraz da Rum kökenli Osmanlı vatandaşlarından bahsedelim. Nikoy Kapapa’nın Sevdiköy adlı kitabında ve Exodos’da yazılanları özet olarak kitabımızda sizlere aktarmak istiyoruz. ”Seydiköy Roma döneminde kuruldu. Evangelliki Okulunun müzesinde iki tane mermer yapı taşı bulunuyordu. Bunların üzerinde Latince ve Yunanca yazılar bulunuyordu. Bu kitabede Roma imparatoru Vespasianus dönemi yönetiminden bahsedilmektedir. Bu dönem M. Ö 75 yıllarına ait olmalıdır. Bu kitabelerden birinin yüksekliği 1.76 m genişliği 0.58 m idi. Bu eserleri Evaggelos Ciliadis İzmir - Seydiköy yolu üzerinde bulmuştur.Bu kitabenin üzerinde şu ifadeler yer alıyordu: Sezar, Vespasianus ve ………., yönetim ve belediye başkanlığı dönemi ST İMPARATOR İG
İkinci eserde ise, birinci eserdeki özelliklerin aynısı mevcuttu. Onu bulan da G. Earinon adlı bir kişiydi. Bu eserde Gülnar Camii (Çift Çeşme) bitişiğindeki mezarlık yakınlarında bulunmuştu. Diğer eserde bulunan ifade ve isimler aynen yazılı idi. Bu yazılardan yola çıkarak Seydiköy tarihini Roma döneminden itibaren görürüz. Yine Seydiköy’den geçen İzmir’i Efes’e bağlayan bir yolun varlığından bahsedilmektedir. “
Seydiköy Bizans kadar eski…
Hristos D. Hamodopoulos’un anlatımına göre, Bizans İmparatorluğunun dağılmasından yaklaşık 100 yıl önce Seydiköy den bir Türk köyü olarak bahsedilir. Seydiköy bir tarım yerleşimi ve evliyalar diyarı olarak o zamanın Türk ve Rum halkı tarafından anılır. O yıllarda Türk nüfusu çoğunluktadır. 1678 yılında Hollandalı yazar Corneille Le Brun Seydiköy’de çift minareli bir camiden bahseder. Yazar 1678 yılı 9 Ekim günü 72 kişilik bir grupla Efes’e giderken Seydiköy’e uğrar. Bu muhteşem köye hayran kaldım. Çok şahane bir ovada yer almış. Bu kadar güzel ve mükemmel olduğu için, İzmir deki konsolosların burada yazlık evleri bulunuyor diye anlatır. Ayrıca Avrupalı tüccar ve gezginler İzmir de bulunduğu zamanlar burada konaklarmış.
18. Yüzyılın 2. yarısında Rum nüfus artmaya başlıyor…
1765 yıllarına doğru Seydiköy de Levantenler ile birlikte Rum nüfusta artmaya başlamıştır. O döneme ait bilgileri İngiliz yazar R. Chandler verir. 9 Ekim 1764 yılında İngiltere’den başlayan seyahatiyle İzmir’e gelir. Yazar İzmir’e vardığında şehir hastalık ve salgından dolayı perişan durumdaymış. Hastalıktan korkan yazar İngiliz tüccar Lee nin yardımı ile Seydiköy’e sığınır. Bu, Lee’nin tatil evidir. Yazar yaklaşık 3 ayını bu evde geçirir. Seydiköy o dönemde Türklerin yanında Rumların ve Avrupalıların da yaşadığı bir köydür.
Seydiköy’ün doğal güzellikleri gezginleri büyülüyor…
Hollanda konsolosu Hochepied ve Hollandalı Freniaux ailesinin muhteşem evleri yanında Türklere ait bir cami ile çeşme de vardır. Köyün çevresi zeytinlikler, bademlikler ve incir ağaçlarıyla çevrilidir. Yanı başında Korak Dağı bulunmakta, etraftan çakal ulumaları yükselmekte imiş. Aksakallı bir Türk ihtiyar şöyle söylüyormuş: “Bu çakallara yiyecek verildiği sürece insanlara ne zarar verirler, ne de onlardan bir hastalık bulaşır.” Korak Dağına giden yol bir tarlanın içinden geçmekte ve bu tarlanın içinde bir çeşme akmaktadır. Bu çeşmenin suyu sanki elmas gibi temiz ve berrak olarak akarmış. Yukarıdan gelen dereden akan su ile çevredeki bahçeler sulanırmış. Dağa çıktığımızda muhteşem güzellikteki ova sanki bir halı gibi ayaklarımızın altında idi. Hatta biraz daha yükseğe çıktığımızda İzmir’in bazı kesimleri görülmekte idi. Kaldığımız tek katlı ahşaptan yapılmış güzel bir evdi. Bu evin tek katlı ve ahşaptan olmasının sebebi depreme karşı dayanıklı olmasıydı. Ev üç odadan oluşmakta ve bodrumunda ayakçılar ve evin hizmetçisi kalmaktaydı. Odaların pencereleri ahşap kafes sistemi ile yapılmıştı. Bunun nedeni rüzgâr estiğinde içeriye temiz hava ve serinliğin girmesini sağlamak imiş. Alışverişimizi İzmir’e gitmeden Seydiköy içinde yapıyorduk. Bir inek kesildiğinde etimizi alıyor, yumurtayı günlük olarak temin ediyor. Sebze ve meyveyi bahçelerden taze olarak topluyorduk. Ama içkiye ihtiyacımız olduğu zaman bir Türkü İzmir’e gönderip aldırıyorduk.”
Chandler 3 ay Seydiköy de kalır. İzmir deki salgın hastalık nedeniyle burada barınan yazar Korak Dağına (Kızıl Dağa) yürüyüş yaparak günlerini geçirir, buradan güneşin doğuşunu ve batışını seyredermiş.
GAZİEMİR GAZİEMİR
Copyright © 2008 gaziemirtarihi | Tüm Hakları saklıdır.| gaziemirtarihi@gmail.com
Portalımızda yayınlanan fotoğraflar Ercan ÇOKBANKİR'in arşivindendir.
Kaynak gösterilerek ve portalımızın ilgili sayfasına link verilerek yayınlanabilir.
Designed by E. Ç.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder