5- Anadolu, kültürlerin kaynaştığı yurt…
Anadolu, pekçok kültürü kaynaştırdı.
Anadolu, kültürlerin kaynaştığı yurt…
İzmir’i yazmak kolay değildir. Bizim kısaca bildiklerimizi aktararak konuyu biraz daha geniş tutmamızın nedeni bölgenin her dönemde cazibe merkezi olduğunu göstermek içindir. Bu merkez sanatı, kültürü ve canlı ekonomisiyle her dönem insanların ve dönemin krallarının ilgisini çekmiştir. En son I. Dünya savaşlarında Anadolu’nun paylaşımı esnasında İngilizlerin ve silah üreticisi ülkelerin kışkırtması ile binlerce yıl iç-içe yaşamış Anadolu ve Rum halkı Yunan ordularınca istila edilmişti. Bu istila olayı aslında çok derin ve karışık bir olaydır. M.Ö 5 bin yılından bu güne bu topraklarda 7 bin yıldır bir arada yaşayan insanlar Anadolu mozaiğinin birer parçası yani kardeştirler. Günümüzde 100–150 yıllık devletleri düşünürsek bir tarih boyu bir arada yaşamış bu iki kültür birbiriyle halvet olmuşlardır. Nitekim İbn-i Batuda’nın Ayasulug (Selçuk) pazarından 40 dinara aldığı bakire Rum cariyeden acaba kimler dünyaya geldi? Yine İzmir’i alan ilk Türk Komutan Emir Çaka Bey İznik Beyine esir düşünce başkent İstanbul’da Bizans saraylarına girip eski ve yeni Yunancayı orada kimlerden öğrenmişti? Ya Osmanlı saraylarındaki yabancı Rum, Rus, Sırp ve Leh cariyelerden ve sultanlardan dünyaya gelen padişahları isterseniz sıralayalım. Osmanlının kurucusu Orhan Bey Rum Horofiro, Rum Asporce ve Rum Teodora ile evlendi. I. Murat Horofiro’dan doğma, Yıldırım Bayezid Marya’dan doğma, Çelebi Mehmet Olga’dan doğma, 2. Murat Veronica’dan, Fatih Sultan Mehmet Mara Despina, Kanuni Sultan Süleyman ise Leh (Polonyalı) Helga’dan dünyaya gelmedir. Bu arada Fatih Sultan Mehmet’in babası 2. Murat’ın dul eşi Sırp prensi Mara’ya Bizans İmparatoru Konstantin Paleologos talip olur. Bu evlilik gerçekleşememiştir. Aksi olup bu evlilik gerçekleşeydi. Üvey annesinin kocasının hükümdar olduğu Bizans’a karşı belki de savaşamayacaktı. Belki de İstanbul u fetih edemeyecek, belki de tarih böyle yazılmayacaktı. İstanbul’un alınmasıyla 1453’te başlayan yeni bir çağ başka bir olayla değişecekti.
Osmanlının bu engin hoşgörüsü mü desek, bir dünya İmparatorluğu sevdasıyla fetih peşinde koşarken kendini iç sorunlarından soyutlama düşüncesi mi desek, yaptığı fetihler neticesinde sadece ganimet peşinde koşan asker toplumu mu desek, buna karar veremezken Selçuklu Beyleri de aynı düşünceyi paylaşmaktaydı. XII. Yüzyıl sonlarında Selçuklu Beylerinde de aile yapısının Osmanlıdan farklı olmadığını görüyoruz. Türkmen kökenli olmayanları Beylerbeyi atamışlardı. Rum ve Ermeni kökenli Beylerbeyi ve idareciler vergi toplamak ve asayişi sağlamak için görevlendirilmişti. Bu tip görevlerde Rumlar, Selçuklu içindeki diğer azınlıklardan daha etkin rol almışlardır. Bu insanların dil ve dinlerine bakılmadan görev verilmiştir. (24) Zaten Selçuklu’nun bu dönemlerinden sonra Karaman oğlu Mehmet Beyin buyruğundaki gibi Anadolu da her kimsenin Türkçe konuştuğunu göreceğiz. Beylerbeyi Mavrozomes (Maurozomos), ’Emir Komnenos’ adıyla Keyhüsrev ve Keykubat döneminde, Hıristiyan kaldığı halde başkomutanlık yapmış ve Kilikya Ermeni devletine karşı seferler düzenlemiştir. İmparator Yuannis’in kardeşinin oğlu, Konya’da sultan damadı ve Müslüman olmuş, Yuannis Çelebi adını almıştır. Yuannis Çelebi Konya’nın savunmasında 1146 yılında Bizans’a karşı savaşmıştır. Daha sonra Bizans tahtını ele geçirecek olan Mihail Paleolog, uzun yıllar Konya Selçuklularına hizmet etmiştir. Pontus Rum İmparatorluğu meşhur ailelerinden Trabzon’lu Gavras gibi birçok soylu Rum ailesi Kılınç Arslan’a ve diğer Beylere hizmet vermişlerdir. Eski Alanya Senyörü Kir Ferik, Keykubat’ın kayınpederi olmuş ve Akşehir e valilik yapmıştır. Keyhüsrev’in en büyük oğlu olan İzzettin Keykavus’un annesi bir Rum papazının kızıydı. (25)
GAZİEMİR GAZİEMİR
Copyright © 2008 gaziemirtarihi | Tüm Hakları saklıdır.| gaziemirtarihi@gmail.com
Portalımızda yayınlanan fotoğraflar Ercan ÇOKBANKİR'in arşivindendir.
Kaynak gösterilerek ve portalımızın ilgili sayfasına link verilerek yayınlanabilir.
Designed by E. Ç.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder