22 Temmuz 2010 Perşembe

Güncel Haberler...

Esnaf ve Sanatkarların Öncelikli Talepleri

Sayıları ile toplumumuzda önemli bir büyüklüğe sahip bulunan ve ekonomimizde üretim, hizmet ve ticaret sektöründe yarattıkları istihdam ve sağladıkları katma değer açısından önemli bir kesimi oluşturan esnaf ve sanatkarlarımızın özellikle piyasa ve pazar ekonomisi içindeki yerinin iyi değerlendirilmesi, mevcut sorunlarının çözümlenmesi, kredi ve teşvik sistemlerinden etkin bir şekilde yararlanmaları, bu kesimin gelişip güçlenmesi bakımından büyük önem taşımaktadır.

Bu bağlamda; esnaf ve sanatkarlarımızın korunması ve desteklenmesi amacıyla;

Hipermarketler ve grosmarketlerin neden olduğu haksız rekabetin önlenmesine yönelik olarak; gerekli olan yasal düzenleme yapılmalı, hiper ve gros market olarak isimlendirilen büyük mağazaların kent merkezlerinde kurulmaları ve faaliyet göstermeleri önlenmeli, çalışma süreleri sınırlandırılmalıdır. Bu çerçevede, hazırlanan Kanun Tasarısı bir an önce T.B.M.M’ne sunulmalıdır.
Ülkemizde esnaf ve sanatkarlara en büyük kredi desteği sağlayan Türkiye Halk Bankasının geliştirilmesi, güçlendirilmesi gerekirken, Bankanın bu konumdan çıkarılarak özelleştirilmesi gündemdedir. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatlarıyla kurulmuş kamu bankası olan Türkiye Halk Bankasının özelleştirilmesi ile esnaf ve sanatkarımız önemli bir kamu desteğinden mahrum kalacaklardır. Bu nedenle, esnaf ve sanatkarların finansmanında önemli bir yeri olan Türkiye Halk Bankası özelleştirilmemeli, bu kesimi desteklemeyi sürdürmeli, Avrupa Birliği ülke uygulamaları dikkate alınarak, ilave yeni kredi ve teşvik sistemleri yürürlüğe konulmalıdır.
· Esnaf ve sanatkarlarımız, 59 uncu Hükümetten üretimi teşvik edecek ve adaletsiz vergi uygulamalarını düzeltecek politikaları uygulamaya sokması hususunda bir beklenti içindedir. Özellikle makro verilerde görülen düzelme ve esnaf kredilerine uygulanan faiz oranlarının %13’e düşürülmesi, esnaf ve sanatkarlarımızın lehine olmuştur. Bu oran daha da düşürülmelidir. Ancak, halen esnaf ve sanatkarlarımızın günlük yaşamlarına somut olarak yansıyan elle tutulur pozitif sonuçlar elde edilememiştir. Esnaf ve sanatkarlar küreselleşmenin, büyük işletmelerin acımasız rekabeti karşısında her geçen gün biraz daha güç kaybederek, yok olmaktadırlar. Uygulanan anti enflasyonist, sıkı para ve maliye politikaları geniş toplum kesimlerinin talebini geriletmiştir. Bu durum daha çok perakende satışlarla ayakta durabilen esnafları tümüyle olumsuz etkilemiştir ve etkilemeye devam etmektedir. Bu politika büyükleri dahada büyütürken, küçüklerin süratle piyasadan çekilmesi sonucunu doğurmuştur. Nitekim 2006 yılı sonu itibariyle kapanan işyeri sayısı açılan işyeri sayısından fazla olmuştur.

Enflasyonu önlemek için kullanılan maliye politikalarının amacı, talebi daraltmak değil, arzı artırmak olmalıdır. Bir yandan enflasyon düşerken diğer yandan daha fazla reel büyüme bu şekilde sağlanabilir. Talebi kısmak amacıyla mal ve hizmetlerden alınan dolaylı vergilerin artırılmasının yerine, yerli üreticilerle esnaf ve sanatkârların desteklenmesi halinde reel büyüme daha sağlıklı bir şekilde gerçekleşecektir. Bu politika aynı zamanda iç talebi canlandırarak cari açığın kapanmasında son derece önemli bir rol oynayacaktır. Ayrıca iç talepteki canlanmanın sonucunda gelir üzerinden alınan vergilerin artacağı da açıktır.

· Bilindiği üzere; ekonomik ve mali politikalar; ilgili kurumların koordinasyonu sağlanarak ve özellikle toplumun sosyal boyutu kesinlikle göz önünde tutularak üretimi, yatırımı, istihdamı, vergiyi ve teşvikleri bir bütün olarak ele aldığı takdirde başarıya ulaşabilmektedir. Son dönemlerde çeşitli platformlarda, Türk vergi sisteminin yeniden yapılandırılarak vergi gelirlerinin arttırılmasının zorunlu olduğu sık sık gündeme getirilmektedir. Böyle bir yeniden yapılanmada, geçmişte yapılan çalışmalar da dikkate alınarak, ilgili kesimlerin işbirliği sağlanmalı, yapılan yasal düzenlemenin uygulanabilirliği, sürdürülebilirliği ve getirileri bizzat bu uygulamanın muhatabı olacak olan kesimin temsilcileri ile tartışılmalıdır. Yeni vergi düzenlemeleri ve yükümlülükler getirirken, esnaf ve sanatkarlar, sadece kazancının belli bir kısmını vergi olarak ödeyen kesim olarak değerlendirilmemeli, esnaf ve sanatkarların üretime, yatırıma, özellikle istihdama ve toplumsal barışın sağlanmasına yaptığı katkılar göz ardı edilmemelidir.

· Bağ-Kur’dan emekli olduktan sonra ticari faaliyetini devam ettiren ya da emekli iken yeni bir işyeri açan esnaf ve sanatkarların kurumdan aldıkları yaşlılık aylıklarından yüksek oranda (%33,5-%39) kesilmesini öngörülen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Sosyal Güvenlik Destek Primi uygulaması, Anayasa Mahkemesinin kararı da dikkate alınarak, kesinlikle kaldırılmalıdır.

Elde ettiği yıllık kazancı üzerinden vergisini ödeyen ve istihdam yaratan esnaf ve sanatkarlara, ikinci bir vergi gibi Sosyal Güvenlik Destek Primi adı altında ayrıca bir ödeme yükümlülüğü getirilmesine ilişkin uygulama adil olmadığı gibi, bu durumdaki iştirakçilerin, işyeri açma ve ilave istihdam yaratma konusundaki istek ve heveslerini kırmaktadır.

Yaşlılık aylıklarından sosyal güvenlik destek primi kesilmesine ilişkin düzenleme; bu durumda bulunanları kayıt dışı çalışmaya ve kayıt dışı istihdama açıkça teşvik etmekte ve ülkemizin büyük bir problemi olan kayıtsız ekonomiyi büyütmektedir. Oysa, yeni açılan her işyerinin belli bir ölçüde de olsa mutlaka ilave istihdam imkânları yarattığı dikkate alındığında, sosyal güvenlik destek primi konusundaki ağır ve zorlayıcı hükümlerinin gelecekte özellikle istihdamı olumsuz etkileyerek işsizliği artıracağı kuşkusuzdur.

· Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yapılan gıda mevzuatı taslak çalışmalarında, ülke şartlarını ve gerçeklerini göz önüne alan, gıda alanında faaliyet gösteren esnaf ve sanatkarlarımızın mağduriyetine neden olmayan, çok küçük işletmelerin yapıları dikkate alınarak, uygulanabilir, adil düzenlemelerin yapılması sağlanmalıdır. Bu çerçevede, özellikle, getirilen yükümlülükler ve uygulanacak cezai hükümlerde işletme büyüklükleri dikkate alınmalıdır. Fabrikasyon üretim yapan, çok sayıda işçi çalıştıran işletmelerle, bir iki işçi çalıştıran çok küçük işletmeler aynı kategoride tutulmayarak, çok küçük işletmeler lehine kolaylıklar getirilmelidir.

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 03/03/2004 tarihli değişik 41’inci maddesine göre Müzik Birliklerince girişi ücretli veya ücretsiz umuma açık mahallerde eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların kullanım ve/veya iletiminden kaynaklanan ve müzik birliklerince hazırlanan tarifelerde yer alan bedellerin çok yüksek olması ile yine söz konusu maddenin uygulanmasında ortaya çıkan sorunlar nedeniyle esnaf ve sanatkarlarımızın hak ve menfaatleri zarara uğradığından söz konusu maddenin değiştirilmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır.

http://www.tesk.org.tr/tr/guncel/talep.html

Son Ekonomik Gelişmeler

http://www.tesk.org.tr/tr/guncel/soneko.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder